اري ن م ا جا ر س و ه ن ذ إ ب هالل ى ل إ اي عا د و



Benzer belgeler
Diyanet İşleri Başkanl ğ Yay nlar : 511 Halk Kitaplar : 133. Tashih Hac Duran Naml. Kapak Tasar m Emre Y ld z. Grafik Mücella Tekin

NEDÂ. Kitap İsmi: Tevhid Risaleleri-2 Hazırlayan: Abdullah Yıldırım. Kapak Tasarım: Mustafa Erikçi Dizgi: Şehadet

Diyanet İşleri Başkanl ğ Yay nlar : 592 Halk Kitaplar : 148. Tashih Hac Duran Naml. Kapak Tasar m Emre Y ld z. Grafik Mücella Tekin

ALLAH IN HAS KULLARI KİMLERDİR

ALLAH I SEVMEK VE ALLAH İÇİN SEVMEK SEVGİLERİN EN YÜCESİDİR

(DİNİ ANLAMADA) KURAN YETER Mİ? Kashif Ahmed Shehzada. Çeviren: Afşin Bilgili. Redaktör: Mecid Demir

da eûzü ve besmele çekerek iki rekat namaz kıldıktan sonra

KUR ÂN-I KERÎM DEKİ TEMEL EMİRLER VE YASAKLAR EMRE DORMAN

İSLÂM ESASLARI İLE İLGİLİ SORULARA ÖNEMLİ CEVAPLAR

ORTAOKUL VE İMAM HATİP ORTAOKULU. Öğretim Materyali KUR AN-I KERİM YAZARLAR. Yrd. Doç. Dr. M. Vehbi DERELİ. Nazif YILMAZ

ORTAÖĞRETİM KUR AN-I KERİM ÖĞRETİM MATERYALİ

PEYGAMBERİN EVİNDE BİR GÜN

Günümüzde Hz. Peygamber in (sav) Doğru Anlaşılması Üzerine Düşünceler

KUR AN-I KERIM DE EN SIK GEÇEN 500 KELIME

TÜM DETAYLARIYLA NAMAZ

Dinde Üç Temel Esas ve Delilleri

İSLÂM TARİHİNİN EN ÖNEMLİ OLAYI HİCRET

KUR AN DA TEMEL SİYASÎ KAVRAMLAR

BÜYÜK GÜNAHLAR 1. Şüphesiz Allah, insanı boş yere yaratmadığı gibi, 2 onu başı boş da bırakmamıştır.

Kitab-ı mukaddeste ise şöyle deniliyor: Ve Rabb inin ağzı ile tayin edilecek yeni bir adla çağrılacaksın. 2

İSLÂM DA İCTİMAİ NİZAM

ÜMMET İÇİN ÖNEMLİ DERSLER باللغة الرتكية


KUR'ÂN IŞIĞINDA ŞİDDET SORUNUNA BİR BAKIŞ Abdulbaki GÜNEŞ *

NAMAZ. Bismillahirrahmanirrahim

MEHMET SAİD ŞİMŞEK İN HAYAT KAYNAĞI KUR ÂN TEFSİRİ ÜZERİNE BİR İNCELEME

Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla. Âlemlerin Rabbi Allah a Hamdolsun. Barış ve Selam Peygamberlerin ve Elçilerin Mührü Üzerine Olsun

KUR AN DA ÜMMÎ KAVRAMININ SEMANTİK ANALİZİ VE BU BAĞLAMDA HZ.PEYGAMBER İN ÜMMÎLİĞİ MESELESİ

İlim öğrenmek, kadın erkek her müslümana farzdır.

Transkript:

EN GÜZEL ÖRNEK 1 Peygamberlerin en önde gelen görevleri, Allah ın emir ve yasaklarını, helal ve haramlarını, öğüt ve tavsiyelerini insanlara tebliğ etmek, sözlü ve uygulamalı olarak açıklamaktır. Bütün Peygamberler bu görevlerini eksiksiz olarak yerine getirmişler ve ümmetlerine örnek olmuşlardır. Kur ân da, değişik vesilelerle Peygamberlerin tebliğ görevlerini yerine getirdikleri vurgulanmış, Peygamberimiz hakkında; و د اع يا إ ل ى ه للا ب إ ذ ن ه و س ر اج ا م ن يرا Allah ın izniyle bir dâvetçi ve nur saçan bir kandil (Ahzâb, 33/46) benzetmesi yapılmıştır. Peygamberimiz (a.s.) ın insanlık için model ve örnek olduğuna, insanlığın önünü, yolunu aydınlattığına bu ayetle işaret edilmektedir. Ayrıca Yüce Allah, ل ق د ك ان ل ك م ف ي ر س ول ه للا س سو ح س ن ن ح ل ن ك ان ر رج و ه للا و الي و اخآر ر و ذ ك ر ه للا ك ي ير ا Andolsun ki, Allah ın Resûlünde sizin için; Allah a ve âhiret gününe kavuşmayı uman ve Allah ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır (Ahzâb, 33/21) buyurarak, Peygamberimizin her konuda örnek alınacak bir model olduğunu açık bir şekilde ifade etmiştir. İşte bu sebeple, ashâb-ı kiram onun hayatını titizlikle izlemiş, ilkelerini hem kendileri için örnek almış, hem de sonraki nesillere büyük bir gayret ve özenle nakletmiştir. Dolayısıyla Peygamberimizi örnek almak her müslüman için, öncelikli dinî bir görevdir. Yüce Allah, و م ا آت اك م ال هرس ول ف خ ذ وه و م ان ه اك م ع نه ف انت ه وا و اتهق وا ه للا "Peygamber size neyi verdiyse onu alın, neden sakındırdı ise ondan da geri durun, Allah'a karşı gelmekten sakının (Haşr, 59/7) anlamındaki âyet ile Peygambere uymayı tekitli ve geniş anlamlı olarak emretmiştir. 2 Sen büyük bir ahlak üzeresin 3 ve و انك لعلى رلق عظيم. (Enbiyâ, Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik" و م ا س رس لن اك إ ه ل ر سن لللع ال ن ي 21/107) anlamındaki âyetler ile de yüce Allah, Peygamberimizin kıyamete kadar bütün insanlara örnek alacağını vurgulamıştır. O'nun tebliğ edip sözlü ve uygulamalı olarak açıkladığı ilkeler, sadece müslümanlar için değil, bütün insanlar için yol göstericidir. Çünkü o, insanları hidâyete ulaştırmak üzere gönderilmiş bir peygamberdir. Düşmanlarına karşı beddua ve lanet etmesini talep edenlere: ola- "Ben lanetçi olarak değil ancak rahmet peygamberi إنلي لم ابعث لعانا و اننا بعيت ر سن rak gönderildim 4 şeklinde cevap vermesi, bunun en açık delillerinden biridir. Bu, gerçek bir rahmettir ve bu rahmet umumidir. Peygamberimiz bize her yönüyle örnektir. Çünkü o, güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiştir. anlamın- "Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim 5 ب ع يت أل ت لنم س ن األ رال ق daki sözü bu gerçeği ifade etmektedir. Güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilen ve hiç şüphesiz bu konuda en güzeli ortaya koyan, yaşayarak aleme örnek olan Peygamberin ahlakı ne 1 Bu bölüm, Din İşleri Yüksek Kurlu Uzmanı Gazi ERDEM tarafından hazırlanmıştır, 2 Keskin, Yusuf Ziya, Nebevî Hoşgörü, s. 17.İstanbul 1997. 3 Kalem, 68/4. 4 Müslim, Birr, 87. III, 2007. 5 Muvatta, Husnü l-hulk,1, H. No: 8, II, 904. 392

idi? Bunun cevabını Hz. Aişe validemizden öğreniyoruz. Ona. Peygamber in ahlakından sorulduğunda; النت تقرس القرآن قلت بلى قالت فإن رلق نبي للا القرآن Siz Kur an ı okumadınız mı? Evet okudum, dedim Allah'ın Peygamberinin ahlakı Kur an idi 6 diye cevap vermiştir. Hz. Aişe'nin bu cevabından anlıyoruz ki, Kur'an'ın emir ve yasaklarına uymak en güzel ahlaktır. Müslüman, âyet ve hadislerde yer alan hükümlere uyduğu zaman, Peygamberi kendine örnek edinmiş olur. Bu davranışı onun dünya ve ahrette kurtuluşuna vesile olacaktır. O zaman, hem dünyada güzel ahlakı ile övülmek, insanlar arasında hoş bir yere sahip olmak, hem de ahirette kurtulmak, cennette Cenab-ı Hakkın güzel kulları için hazırladığı nimetlere kavuşmak isteyen, başka bir ifade ile gerçek bir mümin olmak isteyen herkes Kur an ahlakına uymalı, Kur an ve sünnetin rehberliğinde bir hayat yaşamalı, bu yoldan asla ayrılmamalıdır. İslâm bilginlerinden İbn Hazm: Ahiret iyiliğini, düzgün yaşayışı ve bütün faziletleri kazanmak isteyen kişi, Hz. Muhammed i örnek alsın. Çünkü Rasûlüllah, bütün hayırlarda en ileridedir. Allah, onun ahlâkını övmüş, faziletleri en mükemmel şekliyle onda toplamış ve onu her türlü kusurlardan arındırmıştır 7 diyerek bu önemli noktaya dikkat çekmektedir. Mutasavvıflardan Abdülkerim Ceylî de, Ben nerede ve ne zaman İnsan-ı kamilden söz açmışsam bahsettiğim kişi Hz. Muhammed dir. O varken bir başkasına insan-ı kamil diyemem 8 derken, mübalağa etmiş değildir. Gerçekten Allah Resulü her bakımdan kamil bir insandır ve örnektir. Peygamberimiz (a.s.), 23 sene gibi kısa bir zamanda, tarihte eşine az rastlanır muazzam bir değişiklik meydana getirmiştir. Basit meseleler yüzünden bile birbirlerini kolayca öldürebilen, kız çocuklarını diri diri toprağa gömebilen bir kavimden, asr-ı saâdet yani, mutluluk çağı diye söz ettiren, karıncayı ezmekten bile sakınan örnek bir toplum oluşturmuştur. Hz. Peygamber in bu başarısında, onun yüce ahlakı, yaşadığı hayat, benimsediği ilkeler, tutum ve davranışları bütünüyle etkindir. Dolayısıyla, onun davranışlarının bir kısmını alıp diğerlerini göz ardı etmek mümkün değildir. Başka bir ifade ile o, her hali ile bize örnektir, örnek alınmalıdır. Gerçek bir mü min olmak isteyen kimse, bu hususu böyle düşünmeli, böyle anlamalı ve onun sünnetine uymalıdır. Hz. Peygamberin söz ve fiillerinde, hayatın her sahasıyla ilgili insanlığın takip edeceği örnekler vardır. Onun sünneti, yolundan gidenlerin hayatlarını sevgi, güzellik, huzur ve hayırla süsleyebilecekleri örneklerle doludur. 9 Onun güzel ahlak hususunda örnek oluşu, kendisine peygamberlik vazifesi verilmeden önce başlamıştır. Zira, kırk yaşına kadar oturmuş kişiliği ve güzel ahlakı ile o toplumda dikkat çeken birisi olarak tanınmıştır. Eşi Hz. Hatice nin, ilk defa vahyin geldiği gün, onu sakinleştirmek ve teselli etmek için söylediği şu sözler, onun kişiliğini tanımak ve güzel ahlakının unsurlarını görmek açısından oldukça önemlidir. Vallâhi, Allah seni utandırmaz. Çünkü sen, akrabalarına bakarsın, sözün doğrusunu söylersin, fakir ve muhtaçlara elinden gelen yardımı yapar, hiç kimsenin kazandıramayacağını kazandırırsın. Misafirlere ikram eder, onları ağırlarsın. Hak tan gelen felaketler karşısında insanlara yardım edersin. 10 6 Müslim, Salâtü l-müsâfirîn, 18. I,514; Nesâî, Kıyâmü l-leyl, 2, III, 199. 7 Çağrıcı, Mustafa, Nebevî Öğretide İdeal Birey, Toplum ve Devlet, Hz. Peygamber in Hayatından Davranış Modelleri, s. 73..3. Baskı, Ankara 2000,. 8 Büyükkörükçü, Tahir, Mevlana ve Mesnevi Gözüyle Peygamber Efendimiz,, s. 8. Konya, tarihsiz.. 9 Fazlu r- Rahman, Sîret Ansiklopedisi, III, 198,199. İstanbul 1990. 10 Buhari, Bed ül-vahy, 3, I, 3; Müslim, İman, 252, I,141. Ahmed, VI, 223. 393

Onun ne nübüvvetten önce ne de sonraki hayatında, insanlarla olan ilişkilerinde hiçbir problem ve kınanacak herhangi bir ahlâkî kusuru olmamıştır. 11 O, Allah ın himayesi ile şirke düşmemiş, toplumundaki yaygın içki, kumar, falcılık ve fuhuş gibi kötülüklere bulaşmamıştır. Allah ın gönderdiği son Peygamber olan, insanlık için örnek teşkil eden ve hayatı başından sonuna kadar tespit edilen bir zatın, geçmişinde en ufak bir lekenin bulunmaması çok anlamlıdır. Bu husus, kıyamete kadar gelecek insanların ona bakış açıları itibariyle son derece önemlidir. İnanan ve inanmayan herkes onun ahlâkının güzelliğini kabul etmiştir. Zira; ك ان نبي للا ا سن النهاس ر لقا "Hz. Peygamber, ahlâk itibariyle insanların en güzeli idi" 12 Peygamberimiz (a.s.), ümmetine güzel ahlâkın önemini her defasında anlatmış ve olanıdır 13 Mü minlerin en mükemmel olanı, ahlâkı en güzel إ هن م س ري ر ك م س سن ن ك م ر ل ق ا buyurmuştur. Mekke müşrikleri onu, atalarının dinini terk ettiği, şair, mecnun ve sihirbaz olduğu yönünde çok çeşitli iddiâ ve iftiralarla halkın gözünden düşürmeye çalışmışlar; onunla ve ona inanan insanlarla alaya almışlar, hakaret etmişler, zulmetmişler, ablukaya alıp açlığa mahkum etmişlerdir. Ancak, onda asla ahlâkî bir noksanlık bulamamışlar, bu sebeple de ona bir kusur isnat edememişlerdir. Peygamberi örnek alarak yaşamaya çalışan bizlerin de kendi çevremizde böyle bilinmemiz gerekir. İnsanlar sizi sevebilir veya sevmeyebilir. Ancak, eğer siz doğruysanız, hakiki bir mü min olarak yaşamaya çalışıyorsanız, sizdeki güzellikleri de takdir edeceklerdir. İslam ın diğer insanlara en güzel anlatımı da bu olsa gerektir. Peygamberimizin her davranışı, başka bir ifade ile onun ahlakı bizim için en güzel örnektir. Onun güzel ahlakının bir kısmını anlatmaya çalışacağız. DOĞRULUĞU Peygamberimizin güzel ahlakı içerisinde en dikkat çekici olan hususlardan birisi onun doğruluğu"dur. Peygamberimiz bir doğruluk timsali idi. Doğruluk, onun hayatının her safhasında var olan bir hasletti. Onun içi-dışı, özü-sözü birdi. O hem doğruluğu öğütlüyor hem de söylediklerini aynen uyguluyordu. Kendisinden nasihat isteyen Abdullah ibn es-sakafî'ye doğ- Allah a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol 14 buyurmuştur. Burada, قل امنت باهلل فاستقم ruluğun Allah a imandan sonra dile getirilmesi ve doğrulukla Allah a iman arasında bağlantı kurulması dikkat çekicidir. Dünyanın gelmiş geçmiş en güvenilir insanı olan Peygamberimiz, kendisini doğruluk konusunda sık sık muhasebeye tabi tutmuş ve شيبتنى سور هود وسور الو اقع Beni Hûd ve Vâkıa sûreleri ihtiyarlattı 15 demiştir. Çünkü Hûd sûresinde فا ست ق م ك ن ا س م ر ت,و م ت اب م ع ك و ل ت طغ وا إ نهه ب ن ا ت عن ل ون ب ص ير Seninle beraber tövbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Aşırı da gitmeyin zira o, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir buyurulmuştur (Hûd 11/112). Bu ve benzeri âyetler onu derin düşüncelere sevk etmiş ve yormuştur. İsmet (günahsız olma) sıfatıyla muttasıf, doğruluğu cihanda herkes tarafından bilinen zatı bu emirler ne kadar düşündürmüşse bizi de en az onun kadar düşündürmeli ve etkilemeli değil midir? 11 Karacabey, Salih, Hz. Peygamber in İnsan İlişkilerine Verdiği Önem, Diyanet İlmî Dergi, (Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) Özel Sayısı),, s. 102. Ankara, 2000. 12 Buhari, Edeb, 112, VII, 119; Müslim, Edeb, 30, II, 692, 30.Tirmizî, Birr, 69, IV, 368, 2015. 13 Buhari, Edeb, 38, VII, 81; Tirmizî, Radâ, 11, III, 466, 1162; Ahmed, II, 250. 14 Müslim, İman, 62, I, 65; Ahmed, III, 413, IV, 385. 15 Tirmizî, Tefsir, 57, 3297, V, 402. 394

Peygamberimiz, doğruluktan ayrılmadığı gibi, insanlara da daima doğru olmalarını telkin etmiştir. Hz. Peygamber dâvet ettiği dine, herkesten önce bütün samimiyetiyle kendisi bağlanmış ve bu dinin prensiplerini kendi hayatında uygulamıştır. 16 Günlerce oruç tutmuş, ayakları şişinceye kadar ibadet etmiştir. ق د غ ف ر ل ك م ا ت ق هد م ذ نب ك و م ا ت أ هرر ق ال : سفال سك ون ع بدا ش ك ور ا Ey Allah ın Resûlü! Allah senin gelmiş geçmiş bütün günahlarını bağışladığı halde yine bunu mu yapıyorsun? diye soran sevgili eşi Aişe ye "şükreden bir kul olmayayım mı?" cevabını vermiştir. 17 O, kendini hiçbir zaman üstün ve muaf görmemiştir. Kur ân da bir çok defa, kendisine vahiy edilene uyması emredilmiştir. Zümer sûresinin 12. âyetinde yer alan, Ben müslümanların ilki olmakla emrolundum şeklindeki و ا م رت ل ن ا ك ون ا هول الن نل ني ifade, (Zümer,39/12) onun bir çok konuda olduğu gibi, ahlâk ve fazilette de öncü ve rehber olmasını emretmektedir. و م ا ا رس لن اك ا ه ل م ب لشر ا و ن ذرر ا )( ق ل م ا ا س ل ك م ع ل يه م ا جر ا ه ل م ش اء ا ن ر تهخ ذ ا لى ر بله س بي ال (Ey Peygamberim!) Biz seni ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. De ki: Buna karşı sizden, Rabbine karşı doğru yol tutmayı dileyen kimseler olmanız dışında herhangi bir ücret istemiyorum (Furkân, 25/56-57). Mekke'nin ileri gelenleri, Hz. Peygamber in sadece Allah ın rızasını gözettiğini kavrayamamışlardı. Bu sebeple onu davasından vazgeçirebilmek için değişik teklifler sunarak onu yolundan çevirmek istediler. Mal ve servet verelim, hepimizin zengini sen ol. Seni kendimize lider yapalım gibi kendilerine göre cazip tekliflerde bulundular. Peygamberimiz, Sizin söyledikleriniz bana gerekli değildir. Ben sizin ne malınızı, ne de makam ve mansıbınızı istiyorum. Allah beni size elçi olarak gönderdi, kitap indirdi. Size müjdeci ve korkutucu olmamı emretti. Ben de Rabbimin emrettiği görevi ifa ettim, nasihat ettim. Eğer kabul ederseniz, bu sizin dünya ve âhiretteki kazancınızdır. Eğer reddederseniz, Allah sizinle benim aramda hüküm verinceye kadar sabrederim 18 demiştir. Hz. Peygamber, maddeyi yalnızca bir araç olarak görmüş, onu gaye haline getirmemiştir. Asla lükse ve israfa yönelmemiş, dengeli ve sade bir hayat yaşamıştır Kötülüklerin en fenası, bir insanın inanmadığı bir fikri savunması ve yapamayacağı bir şeyi söylemesidir.yüce Allah, ر اس ر ه ا الهذ ر آ م ن وا ل م ت ق ول ون م ا ل ت فع ل ون ك ب ر م قت ا ع ند ه للا س ن ت ق ول وا م ا ل ت فع ل ون Ey îman edenler! Yapmayacağınız şeyi ne diye söylüyorsunuz? Yapmayacağınız bir şeyi söylemeniz Allah katında büyük bir öfkeye sebep olur buyurulmuştur (Sâf, 61/13). Peygamberimiz bu ilahî emri hayatında en güzel biçimde uygulamıştır. GÜVENİLİR OLMASI Peygamberimizin diğer önemli bir özelliği ise güvenilir olmasıdır. Güvenilirlik, başka bir deyişle emanet, bütün Peygamberlerin ortak niteliklerinden biridir. İman ile güvenilir kimse olmak arasında sıkı bir bağ bulunduğuna işaret eden Peygamberimiz (a.s.), الن نل م م س ل م الن نل ن ون م ل ن ان ه و ر د ه و الن ؤم م س م ن ه النهاس ع ل ى د م ائ ه م و س مو ال ه م 16 Sarıçam, İbrahim, Hz. Peygamber in Çağımıza Mesajları, Ankara 2000, s. 2. 17 Buhari, Teheccüd, 6, II, 44; Müslim, Sıfâtu'l-Münafikîn, 79, III, 2171. Tirmizî, Salât 304, II, 268, 269. 18 İbn Hişam, es- Sîretü n-nebeviyye, I, 295-296. İkinci, baskı, Mısır, 1955. 395

Müslüman, dilinden ve elinden müslümanların emin olduğu kimsedir. Mümin de diğer insanların canları ve malları hususunda kendisine güvendiği kimsedir 19 buyurmuştur. Hz. Peygamber (a.s.), gençliğinden itibaren güvenilir, emanete riâyet eden ve iffetli bir kimse olarak tanınmış ve el-emîn diye anılmıştır. 20 Mekkeliler kıymetli eşyasını ona teslim ediyorlardı. Hicret esnasında, müşriklerin kendisini öldürmek üzere evini çevreledikleri kritik anda bile o, yanındaki emanet eşyayı sahiplerine teslim etmek üzere Hz. Ali yi görevlendirmiştir. Mekke den Medine ye son hicret edenlerin Peygamberimiz ve Hz. Ebu Bekir olduğu hatırlanırsa teslim edilecek malların müşriklere ait olması ihtimali son derece büyüktür. Yani o kendisini öldürme planları yapanların mallarını teslim etmek için gayret göstermektedir. Canını kurtarma zamanı diyebileceğimiz zor şartlar altında bunun için gerekli organizeyi yapmak, bunu düşünebilmek ne kadar ulvi bir davranıştır! Dünya acaba böylesi bir insana bir kez daha şahit olmuş mudur? Tabii ki, müslümanım deyip de bunun tam tersi gayret ve faaliyetin içerisinde bulunan, bu davranışlarıyla da toplumu yaralayanların dikkatine bu hususu arz etmek isterim. İslâm ın süratle yayılmasında Hz. Peygamber in güvenilir oluşunun büyük etkisi olmuştur. Şâyet O, davranışlarıyla güven vermeyen birisi olsaydı, elbette insanlar onun etrafında toplanmazlar ve ona destek vermezlerdi. Çünkü bütün insanların, beşeri ilişkilerinde karşısındakilerden beklediği şeylerin başında, güven duygusu gelmektedir. Müslümanların, söz ve davranışlarıyla toplumda güven telkin etmesinin ne kadar önemli olduğu da ortadadır. AFFEDİCİ VE HOŞGÖRÜLÜ OLUŞU Peygamberimizin önemli özelliği de onun affedici ve hoşgörülü olmasıdır. Hoşgörülü Hz. Peygamber in en belirgin özelliklerinden biridir. Peygamberimiz (a.s.), insanların kusurlarını affetmede ve ayıplarını gizlemede en ön sıradadır. O, şahsı için asla kimsenin gönlünü kırmaz, kimsenin ayıbını yüzüne vurmazdı. Ancak yapılan hata, Allah ın bir emir veya yasağının ihlali ise, o zaman mutlaka uyarır, ancak kırıcı olmazdı. Hata eden şahıs bir topluluk içinde bulunuyorsa yanlışlığı isim vermeden düzeltirdi. Hz. Peygamber in hoşgörüsü o kadar genişti ki, tahammül edilmesi çok zor hallerde bile, engin müsamahasını bozmamıştır. Şu olay, bunun güzel bir örneğidir: Bir gün bedevînin birisi gelip mescidin köşesine abdestini bozmuştu. Orada bulunan ashap, bedevînin üstüne yürümek isteyince, Peygamberimiz, onu serbest bırakmalarını söylemiş, sonra da yanına çağırarak, mescitte abdest bozmanın uygun bir davranış olmayacağını söylemiş, mescitlerin Allah ı zikretme, namaz kılma ve Kur ân okuma yerleri olması dolayısıyla temiz tutulmaları gerektiğini ona tatlı bir dille anlatmıştır. Sonra da bir kova ile su getirterek kirlenen yeri temizlettirmiştir. 21 Peygamberimizin mescidinin tabanı o zaman kum idi. O bu davranışıyla hoşgörüsünün nerelere kadar uzanabildiğini, başka bir ifade ile hoşgörüsünün boyutunu bize göstermiş, bir bakıma da insan kazanma metodu olarak tüm ümmetine bunu göstermiştir. Bu olayı günümüze getirelim ve nasıl bir tepki و العافي ع الناس sıralanırken, vereceğimizi bir düşünelim. Takva ehli müminlerin özellikleri Onlar insanları affedicidirler (Âl-i İmrân, 3/134) âyetinde yer alan ve insanlar anlamına gelen nâs kelimesinin, imanlı-imansız şeklinde bir kayıtlanmaksızın mutlak kullanılması, affın kapsamı konusunda da bize bir fikir vermektedir. O, bireyler arasında bir sevgi yumağı oluşturmak istemiş ve و الهذ ي ن فن ي ب ي د ه ل ت در ل وا الج نه س تهى ت ؤم ن وا Allah a yemin ederim ki, müslüman olmadıkça cennete giremezsiniz", sonra da insanın iliklerine kadar işleyen bir ifade ile, 19 Müslim, İman, 14, I, 65. 20 İbn Hişam, I, 336; Sarıçam, s. 10. 21 Buhari, Edeb, 35, VII, 80; Müslim, Taharet, 98. I, 236; Ebu Davud, Taharet, 137, I, 264. 396

olmazsınız" Birbirinizi sevmedikçe de tam anlamıyla inanmış و ل ت ؤم ن وا س ت ى ت ح اب وا buyurmuştur. 22 Konuyla ilgili başka önemli bir hadis de şöyledir: م ي ل الن ؤم ن ي ف ى ت و ا لده م و ت ر اس ن ه م و ت ع اط ف ه م م ي ل الج ن د إ ذ ا اشت ك ى م نه ع ضحو ت د اع ى ل ه س ائ ر الج ن د و الح هنى ب ال هنه ر Mü minler birbirini sevmede, birbirine merhamet etmede ve her konuda yardımlaşmada bir beden gibidirler. Zira, vücudun herhangi bir organı hastalanınca, diğer organları da uykusuzluk ve acıyla bundan rahatsız olur, etkilenirler. 23 Hz. Peygamber in getirdiği ilkeler, sadece sevgi ve merhamet boyutuyla kalmamış aynı zamanda hiç kimseye haksızlık yapmamayı ve müslümanların ihtiyaçlarını gidermeyi de içine almıştır. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, zalime teslim de etmez. Kim, bir kardeşinin ihtiyacını gidermede yardımcı olursa, Allah da ihtiyaçlarını gidermekte ona yardımcı olur. Kim bir müslümanın üzüntüsünü giderirse, Allah da kıyamet günü onun üzüntüsünü giderir. Kim bir müslümanın ayıbını örterse, Allah da kıyamet gününde onun ayıbını örter 24 buyurarak yardımlaşma ve kaynaşma sağlamıştır. Kur ân ın birçok ayetinde affedici olmak teşvik edilmiş ve insanları affedenlerin büyük ecir ve mükafata erişecekleri beyan edilmiştir. 25 Kur ân ın canlı örneği olan Hz. Peygamber de insanları affetmeyi kendisine şiâr edinmiştir. Hz. Aişe, Peygamberimizin iki önemli özelliğine dikkat çekerek şöyle söylemiştir: Allah ın Resûlü, iki şeyden birini seçmek durumunda kaldığında, günah olmadıkça kolay olanı seçerdi bir de Allah ın Resûlü, kendisiyle ilgili kötülüklerden dolayı asla intikam peşinde koşmadı. Fakat Allah ın bir kanunu ihlal edilince, mutlaka bunun cezasını verirdi. 26 O, amcası Hz. Hamza yı şehit eden Vahşi yi affetmiş, kendilerini İslâm a çağırmak üzere gittiği Taif te, çok kötü muameleye maruz kalmasına rağmen onlara bedduâ etmemiş ve onları bağışlamıştır. Mekke nin fethi gününde herkesi toplayıp, kendisine 21 sene boyunca zulüm, haksızlık, eza, cefa ve işkence eden kimselere: Şimdi benden ne bekliyorsunuz? diye sorunca, onlar yaptıklarından dolayı utançlarını gizleyememişlerdi. O büyük insan, Mekke halkına sükûnetle şöyle seslenmiştir: Size hiçbir ceza yoktur, gidiniz, hepiniz serbestsiniz. Bunun üzerine, Mekkeli bir lider olan Attab, beklenmeyen bu genel af karşısında o kadar şaşırmıştı ki, kendisini tutamayıp Hz. Peygamber e yaklaşmış ve, Ey Muhammmed! Ben Attab b. Esîd im demiş ve sonra da kelime-i şehadet getirerek müslüman olmuştur. Bunun üzerine Hz. Peygamber gülümseyerek; Seni Mekke valisi olarak tayin ediyorum demiştir. Böylece O, çok kısa bir süre öncesine kadar azılı düşmanı olan bir kimseyi, şehrin valisi olarak tayin etmiş ve fethedilen bölgeyi onlara emanet ederek Medine ye dönmüştür. 27 Kur an-ı Kerim de, Hz. Peygamber in şahsında bütün müminlere; ر ذ الع فو و سم ر ب الع رف و س عر ض ع الج اهلي (Ey Peygamberim!) Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir buyurulmaktadır (A râf, 7/199). Affedebilmek, gerçekten alicenaplıktır, büyüklüktür. Haklı olduğunu bile bile, insan nefsine zor geldiği halde hakkından feragat her kişinin değil, er kişinin harcıdır. Bütün bu örnekler ve daha niceleri Hz. Peygamber in ne derece af taraftarı olduğu konusunda bizlere fikir vermektedir. 22 Müslim, İmân 93., 74; Ebû Dâvud, Edeb 142.V, 378; Tirmizî, İsti'zân 1. V, 52. 23 Müslim, Birr,17, 66. III, 1999. 24 Ebu Davud, Edeb, 46. V, 202. 25 Bakara, 2/263; Âl-i İmran, 3/133,134; Şuarâ, 42/37,43; Nûr, 24/22; A raf, 7/199; 26 Buhari, Edeb, 80, VII, 101. 27 Hamidullah, Muhammed, Hem Rahmet ve Hem de Harp Peygamberi (Tercüme Yusuf Ziya Kavakçı), Diyanet Dergisi (Peygamberimiz Özel Sayısı),. 93-94. Ankara, 1971. 397

ŞEFKAT VE MERHAMETİ Peygamberimizin en önemli özelliklerinden biri de çok şefkatli ve merhametli olmasıdır. O, daima yumuşaklığı, şefkat ve merhameti kine, öfkeye ve sertliğe tercih etmiştir. Onun bu davranışı Kur'ân'da şöyle bildirilmektedir: فبنا بحن م للا لنت لهم ولو كنت فظا غليظ القلب لنفضوا م سولك فاعف عنهم واستغفر لهم و شاورهم في ا لمر فاذا عزمت فتوكل على للا ان للا رحب النتوكلي "Allah ın rahmetinden dolayı ey Muhammed, sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onlara mağfiret dile, iş hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi Allah a güven, doğrusu Allah güvenenleri sever (Âl-i İmran, 3/159). Yumuşak huyluluk ve hoşgörü arasında bir bağlantı vardır. Zira, beşeri ilişkilerinde hoşgörülü olabilen kimseler, yumuşak huylu da olabilirler. olur 28 Yumuşak huydan yoksun olan, iyilikten de yoksun "م رحر الرفق رحر الخير " buyuran Peygamberimiz (a.s.), bu ahlâkî ölçüyü kendisine şiar edinmiştir. Hz. Enes in anlattığı şu olay oldukça ilginçtir: Rasûlullah ile beraber yürüyordum. Üzerinde Necran kumaşından yapılmış sert ve kalın yakalı bir elbise vardı. Çölde yaşayan bir Arap, yaklaşarak Hz. Peygamber in elbisesinden kuvvetlice çekti. O kadar ki, elbisesinin yakası ensesinde iz bıraktı. Sonra şöyle dedi: Ey Muhammed! Sende olan Allah malından (ganimetlerden) bana verilmesi için emret. Bunun üzerine Hz. Peygamber, o adama döndü, gülümsedi ve kendisine bir şey verilmesini emretti. 29 İnsanlara örnek olma ve İslam dinini en güzel şekilde sunma gayreti içinde olan bizlerin de gerektiğinde bu müsamahayı gösterebilmesi çok önemlidir. Öfkelendiğinde bile yumuşak huylu olabilenleri, Peygamberimiz pehlivanlardan daha güçlü kabul ederek, ل يس ال هشد رد ب الص ر ع "Pehlivan, güreşte insanları yenen kimse değildir" buyurmuştur. Ashabı, ق ال وا ف ال هشد رد س ر م ه و ر ا ر س ول ه للا "Ey Allah'ın Elçisi! Öyle ise pehlivan kimdir?" diye sormuş, bunun üzerine Peygamberimiz (a.s.), kimse- "Pehlivan, öfkelendiğinde kendine hakim olabilen ق ال الهذ ى ر نل ك ن فن ه ع ند الغ ض ب dir 30 buyurmuştur. MÜTEVAZİ OLUŞU Peygamberimizin önemli bir özelliği de mütevâzî oluşudur. O, kendisini hiçbir zaman başkalarından üstün görmezdi. Bir meclise geldiği zaman ayağa kalkılmasından hoşlanmaz, toplum içinde baş köşeye oturmayı sevmez, boş bulduğu bir yere otururdu. Kendi eşyasını başkalarına taşıtmak istemez, hizmetçilerle yemek yemekten çekinmezdi. Evinde ailesine yardımcı olur; elbisesini yıkar, elbisesinin sökülen yerlerini diker ve koyunları sağardı. Kendisini 28 Müslim, Birr, 23. III, 2003. 29 Buhari, Libas, 18,VII, 40, Humus, 19, IV, 60; Müslim, Zekat, 128, 1057, I, 730,731. 30 Müslim, Birr, 30. III, 2014. 398

halktan biri olarak görür ve krallar gibi aşırı saygı gösterilmesini tasvip etmezdi. 31 Konuşmak üzere gelen bir adam, titremeye başlayınca, ه لون ع ل يك ف إ نلى ل نت ب ن ل ك إ نهن ا س ن ا اب امر س ت أك ل الق د ر د Arkadaş titreme! Ben kral değilim. Ben, Kureyş ten kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum 32 buyurmuştur. Mekke müşriklerinin bütün haksız tutumlarına ve onu öz yurdundan çıkarmaya kadar varan baskılarına rağmen, Mekke nin fethinde büyüklük hissine kapılmamış, tevâzuundan başını öne eğmiştir. 33 Hz. Peygamber in bu tavırları bütün müslümanlar için örnek teşkil etmelidir. Zira bu güzel davranış, fertler arasında sevgi ve saygı meydana getirdiği gibi, kişinin Allah katındaki derecesinin yükselmesine de sebeptir. Bu duruma dikkat çeken Peygamberimiz,.و م ا ت و اض ع س س حد هلل ه إ له ر ف ع ه ه للا Allah için tevazu gösteren kimsenin, Allah derecesini yükseltir buyurmuştur. 34 Samimi birer Müslüman olma gayreti ile yaşayan bizler, her yönümüzle Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa ya benzemeli, her hareket ve davranışımızda onu örnek almalıyız. Bu şekilde yaşanan bir hayat bize bu dünyada huzur ve saadet getirirken, ahrette de Allah ın lütfünün bir gereği olarak hazırladığı Cennete girmemize vesile olacaktır. Sözlerimi Mevlana nın şu güzel öğütleriyle bitirmek istiyorum: Cömertlikte ve yardımda akarsu gibi ol, şefkat ve merhamette güneş gibi ol, Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol, Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol, Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol, Hoş görmede deniz gibi ol, Ya olduğun gibi görün, Ya göründüğün gibi ol! 31 Kâdî İyâz, Ebu l-fadl, eş-şifâ bi Ta rîfi Hukûki l-mustafâ,, 132-133. Beyrut, tarihsizb 32 İbn Mâce, Et ıme, 30. II,1101. 33 Bûtî, M. Saîd Ramazan, Fıkhu s-sîre, s. 404-405. Onunucu baskı, Beyrut 1991, 34 Müslim, Birr, 69. III, 2001; Tirmizî, Birr, 82. IV, 376; Muvattâ, Sadaka, 12, II, 1000. 399